Olgay Karagöz
"Newton'la Schopenhauer'in tersine; atanız, bir örnek, mutlak bir zamana inanmıyordu. Sonsuz zaman dizilerine, gittikçe büyüyen, baş döndürücü hızla birbirine kavuşup ayrışan koşut zamanların oluşturduğu bir ağa inanıyordu. yüzyıllar boyu birbirine çatallanan, sekteye uğrayan ya da birbirinden habersiz zamanlardan örülen bu ağ bütün olasılıkları kucaklamaktadır."
Yukarıdaki satırların sahibi Juan Lois Borges'in "Yolları Çatallanan Bahçe" (The Garden Of Forking Paths) adlı kısa öyküsünde farklı geçmiş ve geleceklerin bir arada yaşadığı bir dünyayı anlatan bir kitabı yazıyor. Bir ucundan zamanlar arası yolculuk hissi uyandıran bu kitap ve onun zamanlar arası labirenti Akbank Sanat'a taşınıyor.
Küratörlüğünü "Centre d'art contemporain d'lury-le Credac" ın sanat yönetmeni Claire Le Restiff'in yaptığı "Yolları Çatallanan Bahçe" sergisi 8 Mayıs'a kadar Akbank Sanat'ta izlenebilecek.
Claire Le Restif izleyicinin bir zamanlar labirentinin içine gireceği, şehirlerin, yapıların geçmişinin, bugününün ve geleceğinin araştırıldığı bir mekan tasarlıyor. Üç farklı sanatçının çalışmaları Akbanak Sanat'ın iki sergi katında dağınık şekilde yayılmış ve bu karmaşa planlandığı gibi zamansal labirentin yanında mekansal bir labirent etkisi yaratıyor izleyicide. Sergi İstanbul'un küratöre çağrıştırdığı zamansal labirent, katmanlaşma, sulama ve entropi kavramları üzerine eğiliyor. Claire Le Restiff bu kavramlarla çalışan ve şehir mimarisiyle ilgilenen üç sanatçıyla çalışmış. İspanya'dan Jordi Colomer ve Lara Almercegui, Fransa'dan Guillaume Leblon... Bu kısa girişten sonra Le Restiff'e kulak veriyoruz:
"İstanbul birçok açıdan Borges'in Yolları Çatallanan Bahçesini andırıyor. Zamanların iç içe geçtiği, antik ile modernin fazlaca yaklaştığı İstanbul bu zamanlar arası labirenti hakkıyla yaşatabilen bir kent. Yaşadığı hızlı kentleşme, buna bağlı olarak gelişen plansızlık ve çarpıklık İstanbul'u mekansal bir labirente de dönüştürüyor. İstanbul'u tanımayan, ilk kez bu şehri gören birinin bu labirentte kaybolması çok muhtemel gözüküyor. Bizans'tan kalma bir yapının hemen yanında, hatta içinde gördüğünüz bir atölye, bugüne ait bir yapı iç içe geçmiş şekilde yaşayabiliyor. İnsanda yarattığı bu zaman karmaşası İstanbul'u eşsiz bir zaman labirentine dönüştürüyor."
"Peki Yolları Çatallanan Bahçe neden mesela Paris ya da başka bir metropol değil? Neden İstanbul? Cevap basit. Paris yüzyıllardır medeniyetler, devrimler, yıkımlar görmüş yaşlı bir kent, tıpkı İstanbul gibi. Ancak İstanbul'daki dinamizm ve hızlı değişme potansiyeli Paris'te yok. Paris şehrinin sokakları, binaları, dükkanları, parkları değişmez, durağandır. İstanbul'a iki yıl önceki gelişinizde oturduğunuz bir kafenin, gittiğiniz bir sinemanın değiştiğini, bambaşka bir hal aldığını görebiliyorsunuz. Paris daha statik bir kent. İstanbul katmanlaşmanın gözle kolaylıkla görülebildiğibir şehir. Bu açıdan serginin İstanbul'da yapılması kaçınılmazdı."
"Tek tek sanatçılara baktığımızda benim bu labirenti oluşturabilmeme katkı sağlayacak, daha önce birlikte çalıştığım sanatçılar olmasına dikkat ettim. Hepsi maddelerin ve mekanların zaman içerisindeki yolculuklarıyla ilgileniyorlar. Jordi Colomer şehirlerin mimarisiyle ilgilenen bir sanatçı ve bu sergiye Şili'den mezar fotğrafları ve İstanbul'u yüksek bir binanın tepesinden keşfetmeye çabalayan bir kadının kısa hikayesinin görüntülendiği bir video ile katılıyor. Lara Almercegui ise Londra, Wellington, Barcelona ve Taipei'den mekanların geçmişini ve bugününü tespit eden yerleştirme ve slaytlarıyla bir zaman yolculuğu tasarlıyor. Guillaume Leblon Berlin ve İstanbul'un otel kartvizitlerinden oluşturduğu şehir planları( bir çeşit yap-bozu andırıyor), varlık ve yokluğu sorgulayan video ve yarleştirmeleriyle bu zamansal labirente katılıyor."
Yolları Çatallanan Bahçe Akbank Sanat'ta
Olgay Karagöz
"Newton'la Schopenhauer'in tersine; atanız, bir örnek, mutlak bir zamana inanmıyordu. Sonsuz zaman dizilerine, gittikçe büyüyen, baş döndürücü hızla birbirine kavuşup ayrışan koşut zamanların oluşturduğu bir ağa inanıyordu. yüzyıllar boyu birbirine çatallanan, sekteye uğrayan ya da birbirinden habersiz zamanlardan örülen bu ağ bütün olasılıkları kucaklamaktadır."
Yukarıdaki satırların sahibi Juan Lois Borges'in "Yolları Çatallanan Bahçe" (The Garden Of Forking Paths) adlı kısa öyküsünde farklı geçmiş ve geleceklerin bir arada yaşadığı bir dünyayı anlatan bir kitabı yazıyor. Bir ucundan zamanlar arası yolculuk hissi uyandıran bu kitap ve onun zamanlar arası labirenti Akbank Sanat'a taşınıyor.
Küratörlüğünü "Centre d'art contemporain d'lury-le Credac" ın sanat yönetmeni Claire Le Restiff'in yaptığı "Yolları Çatallanan Bahçe" sergisi 8 Mayıs'a kadar Akbank Sanat'ta izlenebilecek.
Claire Le Restif izleyicinin bir zamanlar labirentinin içine gireceği, şehirlerin, yapıların geçmişinin, bugününün ve geleceğinin araştırıldığı bir mekan tasarlıyor. Üç farklı sanatçının çalışmaları Akbanak Sanat'ın iki sergi katında dağınık şekilde yayılmış ve bu karmaşa planlandığı gibi zamansal labirentin yanında mekansal bir labirent etkisi yaratıyor izleyicide. Sergi İstanbul'un küratöre çağrıştırdığı zamansal labirent, katmanlaşma, sulama ve entropi kavramları üzerine eğiliyor. Claire Le Restiff bu kavramlarla çalışan ve şehir mimarisiyle ilgilenen üç sanatçıyla çalışmış. İspanya'dan Jordi Colomer ve Lara Almercegui, Fransa'dan Guillaume Leblon... Bu kısa girişten sonra Le Restiff'e kulak veriyoruz:
"İstanbul birçok açıdan Borges'in Yolları Çatallanan Bahçesini andırıyor. Zamanların iç içe geçtiği, antik ile modernin fazlaca yaklaştığı İstanbul bu zamanlar arası labirenti hakkıyla yaşatabilen bir kent. Yaşadığı hızlı kentleşme, buna bağlı olarak gelişen plansızlık ve çarpıklık İstanbul'u mekansal bir labirente de dönüştürüyor. İstanbul'u tanımayan, ilk kez bu şehri gören birinin bu labirentte kaybolması çok muhtemel gözüküyor. Bizans'tan kalma bir yapının hemen yanında, hatta içinde gördüğünüz bir atölye, bugüne ait bir yapı iç içe geçmiş şekilde yaşayabiliyor. İnsanda yarattığı bu zaman karmaşası İstanbul'u eşsiz bir zaman labirentine dönüştürüyor."
"Peki Yolları Çatallanan Bahçe neden mesela Paris ya da başka bir metropol değil? Neden İstanbul? Cevap basit. Paris yüzyıllardır medeniyetler, devrimler, yıkımlar görmüş yaşlı bir kent, tıpkı İstanbul gibi. Ancak İstanbul'daki dinamizm ve hızlı değişme potansiyeli Paris'te yok. Paris şehrinin sokakları, binaları, dükkanları, parkları değişmez, durağandır. İstanbul'a iki yıl önceki gelişinizde oturduğunuz bir kafenin, gittiğiniz bir sinemanın değiştiğini, bambaşka bir hal aldığını görebiliyorsunuz. Paris daha statik bir kent. İstanbul katmanlaşmanın gözle kolaylıkla görülebildiğibir şehir. Bu açıdan serginin İstanbul'da yapılması kaçınılmazdı."
"Tek tek sanatçılara baktığımızda benim bu labirenti oluşturabilmeme katkı sağlayacak, daha önce birlikte çalıştığım sanatçılar olmasına dikkat ettim. Hepsi maddelerin ve mekanların zaman içerisindeki yolculuklarıyla ilgileniyorlar. Jordi Colomer şehirlerin mimarisiyle ilgilenen bir sanatçı ve bu sergiye Şili'den mezar fotğrafları ve İstanbul'u yüksek bir binanın tepesinden keşfetmeye çabalayan bir kadının kısa hikayesinin görüntülendiği bir video ile katılıyor. Lara Almercegui ise Londra, Wellington, Barcelona ve Taipei'den mekanların geçmişini ve bugününü tespit eden yerleştirme ve slaytlarıyla bir zaman yolculuğu tasarlıyor. Guillaume Leblon Berlin ve İstanbul'un otel kartvizitlerinden oluşturduğu şehir planları( bir çeşit yap-bozu andırıyor), varlık ve yokluğu sorgulayan video ve yarleştirmeleriyle bu zamansal labirente katılıyor."
"Newton'la Schopenhauer'in tersine; atanız, bir örnek, mutlak bir zamana inanmıyordu. Sonsuz zaman dizilerine, gittikçe büyüyen, baş döndürücü hızla birbirine kavuşup ayrışan koşut zamanların oluşturduğu bir ağa inanıyordu. yüzyıllar boyu birbirine çatallanan, sekteye uğrayan ya da birbirinden habersiz zamanlardan örülen bu ağ bütün olasılıkları kucaklamaktadır."
Yukarıdaki satırların sahibi Juan Lois Borges'in "Yolları Çatallanan Bahçe" (The Garden Of Forking Paths) adlı kısa öyküsünde farklı geçmiş ve geleceklerin bir arada yaşadığı bir dünyayı anlatan bir kitabı yazıyor. Bir ucundan zamanlar arası yolculuk hissi uyandıran bu kitap ve onun zamanlar arası labirenti Akbank Sanat'a taşınıyor.
Küratörlüğünü "Centre d'art contemporain d'lury-le Credac" ın sanat yönetmeni Claire Le Restiff'in yaptığı "Yolları Çatallanan Bahçe" sergisi 8 Mayıs'a kadar Akbank Sanat'ta izlenebilecek.
Claire Le Restif izleyicinin bir zamanlar labirentinin içine gireceği, şehirlerin, yapıların geçmişinin, bugününün ve geleceğinin araştırıldığı bir mekan tasarlıyor. Üç farklı sanatçının çalışmaları Akbanak Sanat'ın iki sergi katında dağınık şekilde yayılmış ve bu karmaşa planlandığı gibi zamansal labirentin yanında mekansal bir labirent etkisi yaratıyor izleyicide. Sergi İstanbul'un küratöre çağrıştırdığı zamansal labirent, katmanlaşma, sulama ve entropi kavramları üzerine eğiliyor. Claire Le Restiff bu kavramlarla çalışan ve şehir mimarisiyle ilgilenen üç sanatçıyla çalışmış. İspanya'dan Jordi Colomer ve Lara Almercegui, Fransa'dan Guillaume Leblon... Bu kısa girişten sonra Le Restiff'e kulak veriyoruz:
"İstanbul birçok açıdan Borges'in Yolları Çatallanan Bahçesini andırıyor. Zamanların iç içe geçtiği, antik ile modernin fazlaca yaklaştığı İstanbul bu zamanlar arası labirenti hakkıyla yaşatabilen bir kent. Yaşadığı hızlı kentleşme, buna bağlı olarak gelişen plansızlık ve çarpıklık İstanbul'u mekansal bir labirente de dönüştürüyor. İstanbul'u tanımayan, ilk kez bu şehri gören birinin bu labirentte kaybolması çok muhtemel gözüküyor. Bizans'tan kalma bir yapının hemen yanında, hatta içinde gördüğünüz bir atölye, bugüne ait bir yapı iç içe geçmiş şekilde yaşayabiliyor. İnsanda yarattığı bu zaman karmaşası İstanbul'u eşsiz bir zaman labirentine dönüştürüyor."
"Peki Yolları Çatallanan Bahçe neden mesela Paris ya da başka bir metropol değil? Neden İstanbul? Cevap basit. Paris yüzyıllardır medeniyetler, devrimler, yıkımlar görmüş yaşlı bir kent, tıpkı İstanbul gibi. Ancak İstanbul'daki dinamizm ve hızlı değişme potansiyeli Paris'te yok. Paris şehrinin sokakları, binaları, dükkanları, parkları değişmez, durağandır. İstanbul'a iki yıl önceki gelişinizde oturduğunuz bir kafenin, gittiğiniz bir sinemanın değiştiğini, bambaşka bir hal aldığını görebiliyorsunuz. Paris daha statik bir kent. İstanbul katmanlaşmanın gözle kolaylıkla görülebildiğibir şehir. Bu açıdan serginin İstanbul'da yapılması kaçınılmazdı."
"Tek tek sanatçılara baktığımızda benim bu labirenti oluşturabilmeme katkı sağlayacak, daha önce birlikte çalıştığım sanatçılar olmasına dikkat ettim. Hepsi maddelerin ve mekanların zaman içerisindeki yolculuklarıyla ilgileniyorlar. Jordi Colomer şehirlerin mimarisiyle ilgilenen bir sanatçı ve bu sergiye Şili'den mezar fotğrafları ve İstanbul'u yüksek bir binanın tepesinden keşfetmeye çabalayan bir kadının kısa hikayesinin görüntülendiği bir video ile katılıyor. Lara Almercegui ise Londra, Wellington, Barcelona ve Taipei'den mekanların geçmişini ve bugününü tespit eden yerleştirme ve slaytlarıyla bir zaman yolculuğu tasarlıyor. Guillaume Leblon Berlin ve İstanbul'un otel kartvizitlerinden oluşturduğu şehir planları( bir çeşit yap-bozu andırıyor), varlık ve yokluğu sorgulayan video ve yarleştirmeleriyle bu zamansal labirente katılıyor."