Olgay Karagöz
İstanbul bir metropol olarak çok kimlikli yapısı, kıtalar ve kültürler arası geçiş alanı nitelikleriyle sürekli değişim ve gelişim halinde olan bir kent. Akbank Sanat’ta başlayan (İstanbul) Transit-Topos sergisi İstanbul’un bu özelliklerini dolaylı yollar ve imajlarla düşünmeyi, şehir kimliğini ortaya koymayı amaçlıyor. İstanbul’u somut olarak göstermeyen, onu “transit” geçen sanatçıların çalışmaları Akbank Sanat’ın iki katında sergileniyor. Küratörlüğünü Ali Akay’ın yaptığı sergide sanatçıların hiçbirinin direkt olarak İstanbul’da yaşamıyor oluşu, bu transit geçişe bir vurgu oluşturuyor.
Nasan Tur da Almanya’da doğup büyüyen; yaşamını çoğunlukla Almanya’da sürdüren, ancak sıklıkla İstanbul’da da sergilere katılan bir sanatçı. Sergiye “Tha puddle and the blue sky” adlı video çalışmasıyla katılıyor. Video, şehirsel bir alanda, Berlin’de bir cadde üzerinde, yağmurla oluşmuş bir su birikintisinin içinde yatan Nasan Tur’un farklı açılardan çekilmiş görüntülerinden oluşuyor. Nasan Tur’la “(İstanbul)Transit-Topos” sergisi, performansa dayalı videoları ve diğer geçmiş çalışmaları üzerine sohbet ettik.
Olgay Karagöz: “The puddle and the blue sky” videosu sergiye nasıl dahil oldu, videoyu nasıl çektiniz?
Nasan Tur: Çalışmanın sergiye girmesini sağlayan küratör Ali Akay. Transit-Topos kavramlarının arasında bir yerde duruyor çalışma. “The puddle and the blue sky” 2001’de Berlin’de Hamburger Bahnhof’ ta çektiğim bir video. Videoda şehirsel bir alanda yağmurla oluşmuş bir su birikintisinin içinde yatıyorum. Görüntüler ağır çekim ve üç ayrı açıdan çekildi. Günlük hayatta geçip gittiğimiz bir alanda doğal bir olayla yaşanan değişimin içinde yatıyorum. Doğa çoğu zaman aynı kalıyor, en azından bizim kısa yaşamımız için, ancak gündelik yaşamı direk olarak etkiliyor. Günlük hayatta “normal” olmayanı yapıyorum. Bu yerde yatan adamın yaptığı şey normal değil, ama normal olan nedir? “Normal” sürekli değişiyor.
O.K: Performansa dayalı videolarınızı planlıyor musunuz, performans anında çevreden gelen tepkiler nasıl oluyor?
N.T: Fazla düşünmeden kendiliğinden gelişiyor. Anlık bir durum sonrası ortaya çıkabiliyor. Performans sırasında kendime odaklanıyorum, çevredeki insanların tepkisi önemli tabii, ama o anda onların tepkilerini görmüyorum genelde. Örneğin 2008’de Frankfurt’ta “Time for Revollusion” (kelimenin kasıtlı olarak yanlış yazıldığı bir grafiti çalışması) işini yaparken çevreden şikayet üzerine polis gelmişti.
O.K: Özellikle seçtiğiniz bir alan mıydı?
N.T: Hayır, görsel estetik açısından bir duvar gerekiyordu, o sırada Frankfurt’taydım ve orada yaptım, özel değildi. Yaptığım çekimin arkasındaki olaylar da çok önemli değil benim için.
O.K: Peki farklı coğrafyalarda farklı tepkiler görüyor musunuz?
N.T: Tabi bu sosyoloji konusu. Ben bununla ilgili bir araştırma yapmıyorum. Kendimle ve kentsel olanla ilgiliyim. Kendi düşüncelerimle ve sunuşla ilgileniyorum daha çok.
O.K: Bazı harflari yanlış yazılmış üç büyük ideolojinin kamusal bir alanda led ışıklarla yazılı olduğu bir çalışmanız vardı...
N.T: Evet; “Komunismus-Soziallismus-Kapietalismus” un yazımında ufak tefek hatalar vardı ve sergilendiği duvarda bir marka izlenimi veriyordu. Bu sonuçta popüler kültüre ait bir şey. Tabi bir iki harfin yanlış yazılması bir tuzak, kelimelere baktığınızda bir yanlışlık olduğunu biliyorsunuz ama tam bir karar da veremiyorsunuz.
O.K: Siz politik olarak kendinizi bir yere yerleştiriyor musunuz?
N.T: Ben herhangi bir pozisyon almıyorum bu konuda. Görmezden gelemem ama katı bir duruşum yok. Politikacılarla ilgilenmiyorum, benim için önemli olan hareket. Sorumlulıklarım var tabi sanatçı olarak. Sağcılık, solculuk, dine dayalı siyaset çok güçlü pozisyonlar ve bu pozisyonlar güçlendikçe karar vermek daha da zor. Siyaseti dünya ölçeğinde düşünmek gerek. Devrimler de çok önemli tabi ama, devrimden sonra ne var? Hiçbirşey bitmiyor, bir döngü. Bu döngünün neresinde duruyorum, önemli olan bu.
Nasan Tur’un dışında Claude Closky, Brice Dellsperger, Wang Du, Laurent Grasso ve Seza Paker’in çalışmaları “(İstanbul) Transit-Topos” başlığı altında 3 Temmuz’a kadar Akbank Sanat’ın sergi katlarında görülebilir.
Su birikintisi ve Mavi gökyüzü
Olgay Karagöz
İstanbul bir metropol olarak çok kimlikli yapısı, kıtalar ve kültürler arası geçiş alanı nitelikleriyle sürekli değişim ve gelişim halinde olan bir kent. Akbank Sanat’ta başlayan (İstanbul) Transit-Topos sergisi İstanbul’un bu özelliklerini dolaylı yollar ve imajlarla düşünmeyi, şehir kimliğini ortaya koymayı amaçlıyor. İstanbul’u somut olarak göstermeyen, onu “transit” geçen sanatçıların çalışmaları Akbank Sanat’ın iki katında sergileniyor. Küratörlüğünü Ali Akay’ın yaptığı sergide sanatçıların hiçbirinin direkt olarak İstanbul’da yaşamıyor oluşu, bu transit geçişe bir vurgu oluşturuyor.
Nasan Tur da Almanya’da doğup büyüyen; yaşamını çoğunlukla Almanya’da sürdüren, ancak sıklıkla İstanbul’da da sergilere katılan bir sanatçı. Sergiye “Tha puddle and the blue sky” adlı video çalışmasıyla katılıyor. Video, şehirsel bir alanda, Berlin’de bir cadde üzerinde, yağmurla oluşmuş bir su birikintisinin içinde yatan Nasan Tur’un farklı açılardan çekilmiş görüntülerinden oluşuyor. Nasan Tur’la “(İstanbul)Transit-Topos” sergisi, performansa dayalı videoları ve diğer geçmiş çalışmaları üzerine sohbet ettik.
Olgay Karagöz: “The puddle and the blue sky” videosu sergiye nasıl dahil oldu, videoyu nasıl çektiniz?
Nasan Tur: Çalışmanın sergiye girmesini sağlayan küratör Ali Akay. Transit-Topos kavramlarının arasında bir yerde duruyor çalışma. “The puddle and the blue sky” 2001’de Berlin’de Hamburger Bahnhof’ ta çektiğim bir video. Videoda şehirsel bir alanda yağmurla oluşmuş bir su birikintisinin içinde yatıyorum. Görüntüler ağır çekim ve üç ayrı açıdan çekildi. Günlük hayatta geçip gittiğimiz bir alanda doğal bir olayla yaşanan değişimin içinde yatıyorum. Doğa çoğu zaman aynı kalıyor, en azından bizim kısa yaşamımız için, ancak gündelik yaşamı direk olarak etkiliyor. Günlük hayatta “normal” olmayanı yapıyorum. Bu yerde yatan adamın yaptığı şey normal değil, ama normal olan nedir? “Normal” sürekli değişiyor.
O.K: Performansa dayalı videolarınızı planlıyor musunuz, performans anında çevreden gelen tepkiler nasıl oluyor?
N.T: Fazla düşünmeden kendiliğinden gelişiyor. Anlık bir durum sonrası ortaya çıkabiliyor. Performans sırasında kendime odaklanıyorum, çevredeki insanların tepkisi önemli tabii, ama o anda onların tepkilerini görmüyorum genelde. Örneğin 2008’de Frankfurt’ta “Time for Revollusion” (kelimenin kasıtlı olarak yanlış yazıldığı bir grafiti çalışması) işini yaparken çevreden şikayet üzerine polis gelmişti.
O.K: Özellikle seçtiğiniz bir alan mıydı?
N.T: Hayır, görsel estetik açısından bir duvar gerekiyordu, o sırada Frankfurt’taydım ve orada yaptım, özel değildi. Yaptığım çekimin arkasındaki olaylar da çok önemli değil benim için.
O.K: Peki farklı coğrafyalarda farklı tepkiler görüyor musunuz?
N.T: Tabi bu sosyoloji konusu. Ben bununla ilgili bir araştırma yapmıyorum. Kendimle ve kentsel olanla ilgiliyim. Kendi düşüncelerimle ve sunuşla ilgileniyorum daha çok.
O.K: Bazı harflari yanlış yazılmış üç büyük ideolojinin kamusal bir alanda led ışıklarla yazılı olduğu bir çalışmanız vardı...
N.T: Evet; “Komunismus-Soziallismus-Kapietalismus” un yazımında ufak tefek hatalar vardı ve sergilendiği duvarda bir marka izlenimi veriyordu. Bu sonuçta popüler kültüre ait bir şey. Tabi bir iki harfin yanlış yazılması bir tuzak, kelimelere baktığınızda bir yanlışlık olduğunu biliyorsunuz ama tam bir karar da veremiyorsunuz.
O.K: Siz politik olarak kendinizi bir yere yerleştiriyor musunuz?
N.T: Ben herhangi bir pozisyon almıyorum bu konuda. Görmezden gelemem ama katı bir duruşum yok. Politikacılarla ilgilenmiyorum, benim için önemli olan hareket. Sorumlulıklarım var tabi sanatçı olarak. Sağcılık, solculuk, dine dayalı siyaset çok güçlü pozisyonlar ve bu pozisyonlar güçlendikçe karar vermek daha da zor. Siyaseti dünya ölçeğinde düşünmek gerek. Devrimler de çok önemli tabi ama, devrimden sonra ne var? Hiçbirşey bitmiyor, bir döngü. Bu döngünün neresinde duruyorum, önemli olan bu.
Nasan Tur’un dışında Claude Closky, Brice Dellsperger, Wang Du, Laurent Grasso ve Seza Paker’in çalışmaları “(İstanbul) Transit-Topos” başlığı altında 3 Temmuz’a kadar Akbank Sanat’ın sergi katlarında görülebilir.
İstanbul bir metropol olarak çok kimlikli yapısı, kıtalar ve kültürler arası geçiş alanı nitelikleriyle sürekli değişim ve gelişim halinde olan bir kent. Akbank Sanat’ta başlayan (İstanbul) Transit-Topos sergisi İstanbul’un bu özelliklerini dolaylı yollar ve imajlarla düşünmeyi, şehir kimliğini ortaya koymayı amaçlıyor. İstanbul’u somut olarak göstermeyen, onu “transit” geçen sanatçıların çalışmaları Akbank Sanat’ın iki katında sergileniyor. Küratörlüğünü Ali Akay’ın yaptığı sergide sanatçıların hiçbirinin direkt olarak İstanbul’da yaşamıyor oluşu, bu transit geçişe bir vurgu oluşturuyor.
Nasan Tur da Almanya’da doğup büyüyen; yaşamını çoğunlukla Almanya’da sürdüren, ancak sıklıkla İstanbul’da da sergilere katılan bir sanatçı. Sergiye “Tha puddle and the blue sky” adlı video çalışmasıyla katılıyor. Video, şehirsel bir alanda, Berlin’de bir cadde üzerinde, yağmurla oluşmuş bir su birikintisinin içinde yatan Nasan Tur’un farklı açılardan çekilmiş görüntülerinden oluşuyor. Nasan Tur’la “(İstanbul)Transit-Topos” sergisi, performansa dayalı videoları ve diğer geçmiş çalışmaları üzerine sohbet ettik.
Olgay Karagöz: “The puddle and the blue sky” videosu sergiye nasıl dahil oldu, videoyu nasıl çektiniz?
Nasan Tur: Çalışmanın sergiye girmesini sağlayan küratör Ali Akay. Transit-Topos kavramlarının arasında bir yerde duruyor çalışma. “The puddle and the blue sky” 2001’de Berlin’de Hamburger Bahnhof’ ta çektiğim bir video. Videoda şehirsel bir alanda yağmurla oluşmuş bir su birikintisinin içinde yatıyorum. Görüntüler ağır çekim ve üç ayrı açıdan çekildi. Günlük hayatta geçip gittiğimiz bir alanda doğal bir olayla yaşanan değişimin içinde yatıyorum. Doğa çoğu zaman aynı kalıyor, en azından bizim kısa yaşamımız için, ancak gündelik yaşamı direk olarak etkiliyor. Günlük hayatta “normal” olmayanı yapıyorum. Bu yerde yatan adamın yaptığı şey normal değil, ama normal olan nedir? “Normal” sürekli değişiyor.
O.K: Performansa dayalı videolarınızı planlıyor musunuz, performans anında çevreden gelen tepkiler nasıl oluyor?
N.T: Fazla düşünmeden kendiliğinden gelişiyor. Anlık bir durum sonrası ortaya çıkabiliyor. Performans sırasında kendime odaklanıyorum, çevredeki insanların tepkisi önemli tabii, ama o anda onların tepkilerini görmüyorum genelde. Örneğin 2008’de Frankfurt’ta “Time for Revollusion” (kelimenin kasıtlı olarak yanlış yazıldığı bir grafiti çalışması) işini yaparken çevreden şikayet üzerine polis gelmişti.
O.K: Özellikle seçtiğiniz bir alan mıydı?
N.T: Hayır, görsel estetik açısından bir duvar gerekiyordu, o sırada Frankfurt’taydım ve orada yaptım, özel değildi. Yaptığım çekimin arkasındaki olaylar da çok önemli değil benim için.
O.K: Peki farklı coğrafyalarda farklı tepkiler görüyor musunuz?
N.T: Tabi bu sosyoloji konusu. Ben bununla ilgili bir araştırma yapmıyorum. Kendimle ve kentsel olanla ilgiliyim. Kendi düşüncelerimle ve sunuşla ilgileniyorum daha çok.
O.K: Bazı harflari yanlış yazılmış üç büyük ideolojinin kamusal bir alanda led ışıklarla yazılı olduğu bir çalışmanız vardı...
N.T: Evet; “Komunismus-Soziallismus-Kapietalismus” un yazımında ufak tefek hatalar vardı ve sergilendiği duvarda bir marka izlenimi veriyordu. Bu sonuçta popüler kültüre ait bir şey. Tabi bir iki harfin yanlış yazılması bir tuzak, kelimelere baktığınızda bir yanlışlık olduğunu biliyorsunuz ama tam bir karar da veremiyorsunuz.
O.K: Siz politik olarak kendinizi bir yere yerleştiriyor musunuz?
N.T: Ben herhangi bir pozisyon almıyorum bu konuda. Görmezden gelemem ama katı bir duruşum yok. Politikacılarla ilgilenmiyorum, benim için önemli olan hareket. Sorumlulıklarım var tabi sanatçı olarak. Sağcılık, solculuk, dine dayalı siyaset çok güçlü pozisyonlar ve bu pozisyonlar güçlendikçe karar vermek daha da zor. Siyaseti dünya ölçeğinde düşünmek gerek. Devrimler de çok önemli tabi ama, devrimden sonra ne var? Hiçbirşey bitmiyor, bir döngü. Bu döngünün neresinde duruyorum, önemli olan bu.
Nasan Tur’un dışında Claude Closky, Brice Dellsperger, Wang Du, Laurent Grasso ve Seza Paker’in çalışmaları “(İstanbul) Transit-Topos” başlığı altında 3 Temmuz’a kadar Akbank Sanat’ın sergi katlarında görülebilir.