Richard Bona Konseri'nin Ardından


Barış Bilgen

24 Ekim’de Cemal Reşit Rey Konser Salonu dünyaca ünlü bas sanatçısı Richard Bona ve ekibini ağırladı. Akbank 19. Caz Festivali kapsamında gerçekleşen konser festivalin en çok ilgi gören etkinliklerinden biriydi. Richard Bona’nın bas ve vokalde olduğu kadroda kendisine klavyede Etienne Stadwijk, gitarda Jean Christophe Maillard, davulda Obed Calvaire, trompette Mike Rodriguez, ve trombonda Marshall Gilkes eşlik etti.
Konser beklediğimin aksine oldukça yavaş bir açılışla başladı. Ancak ilk şarkının ortasındaki yükselişle konser boyunca ortaya koyacakları performansın ilk sinyallerini vermiş oldular. Bona’yı bas gitarını çalıp, aynı anda vokal yaparken izlemek gerçekten büyüleyiciydi. Ritim ve melodiyi ustalıkla buluşturduğu bu enstrümana hükmederken bir yandan da kimi zaman huzur veren, kimi zaman da insanı anlattığı öykünün içine çeken vokalin sadece albüm kayıtlarına has olmadığını görmüş olduk. Ayrıca yaptığı doğaçlama vokalle, çaldığı notalara eşlik etmesi de görülmeye değerdi. Tarzı 1987’de aramızdan ayrılan ABD’li basçı Jaco Pastorius’u andıran Kamerun kökenli sanatçı (her ne kadar kendisi Eskişehir’de doğup Ankara’da büyüdüğünü söyleyip seyirciyi kahkahaya boğsa da) basını perküsif bir şekilde çalarak şarkılardaki groove’un temel ayağını oluşturdu. Zaten Jaco Pastorius’un bir şarkısını kendi yorumuyla çalması Jaco’ya yapılan bir saygı duruşu niteliğindeydi. Konser boyunca slap, pop ve fingering tekniklerini ustaca kullanan Bona kendini ön plana çıkarmamak için özel bir çaba gösteriyor gibiydi. Alanında usta bir müzisyeni izlemek dışında yanındakilerle bu kadar paslaşarak çalması konseri özel kılan bir başka bir faktördü. Ayrıca slap tekniğiyle attığı solo enstrüman hakimiyetini kanıtlar nitelikteydi.Bona’nın dışında grubun diğer elemanları da birbiriyle oldukça uyumluydu. Enstrümanlar birçok şarkının sonuna doğru yer alan yükselişlerde birbirlerini tamamladılar. Özellikle Calvaire ve Bona’nın uyumu görülmeye değerdi. Zilleri ustalıkla kullanan Calvaire’in şarkı içine yerleştirdiği davul solosu şarkının gidişatı içinde hiç sırıtmadı. Fransız gitarist Maillard, konserin genelinde diğer enstrümanlara eşlik edip ön plana fazla çıkmadı. Ancak elektrogitarıyla attığı solo seyirciden büyük alkış topladı. Bona’ nın dansıyla eşlik edip seyirciyi eğlendirdiği sırada çaldığı flamenko parçayı dinlemesi gerçekten keyifliydi. Stadwijk ise klavyesiyle çaldığı hareketli melodiler ile müziklerine bir başka renk kattı. ‘Üsküdar’a gider iken’ i çalmaya başlamasıyla seyirciyi güldürmesi konserin bir başka güzel anıydı. Nefesli çalgılarda zaman zaman Rodriguez trompetiyle adeta soru sorarken Gilkes trombonuyla ona cevap veriyordu. Konser boyunca bu diyalogda roller birçok kez değişti.
Konserin en ilginç kısımlarından biri Bona’nın vokal profesörü yardımıyla sesini kaydedip tek kişilik bir orkestra yaratmasıydı. Bu sırada seyirciden de ritim tutmasını isteyerek sıcak bir diyalog oluşturmayı başardı. Tüm salonun onun isteğiyle ‘Hmm’ sesi çıkarması ve ‘O Sen Sen Sen’ şarkısının nakaratına eşlik etmesi Bona’nın seyirciye ne derece ulaştığını kanıtladı. Konser bittiğinde ise dinleyiciler bisten sonra bile ayakta alkışlamaya devam etti. Kısaca 24 Ekim’de Cemal Reşit Rey Konser Salonu sadece dünyaca ünlü bir müzisyeni değil; aynı zamanda çok samimi ve mütevazi bir insanı ağırlamış oldu.

0 yorum:

Yorum Gönder