Akbank 20.Caz Festivali’nden Usta Bir Bariton Geçti


Yazı: Sami Kısaoğlu


Geçtiğimiz Cuma akşamı (24 Eylül) Akbank 20. Caz Festivali kapsamında Aya İrini Müzesi sahnesinde huzurlara gelen John Surman olasılıkla bu seneki festivalin en çok beklenen konserlerinden biriydi. O akşam Aya İrini Müzesini dolduran kalabalığı 90 dakika boyunca  kimi zaman baritonuyla kimi zamansa sopranosu ile büyüleyen Surman parça aralarında yaptığı konuşmalarda İstanbul’a ve Aya İrini’ye olan hayranlığını sıklıkla dile getirdi. Ondört yıl önce Akbank 6. Caz Festivali’nde (1996) şarkıcı ve piyanist eşi Karin Krog, baterist John Marshall ve kontrbas müzisyeni Chris Laurance ile birlikte sahne alan Surman bu kez çok daha farklı bir proje ile huzurlara geldi. Trans4mation yaylı dörtlüsü ve eski dostu Chris Laurance’dan oluşan ekiple sahne alan Surman konser boyunca ECM’den çıkan Coruscating (2000) ve The Spaces in Between (2007) albümlerinden parçalar seslendirdi.

Aya İrini Müzesi sahnesinde izlediğimiz proje Surman’ın Trans4mation yaylı dörtlüsü ve Chris Laurance ile 10 yıllık birlikteliğinin bir ürünü. Tamamı Surman’ın bestelerinden oluşan oluşan konserde her ne kadar yaylılar soundu ön planda olsada, her notasında Surman’ın İskandinav folklorüne olan ilgisini inceden inceye hissedildiği bir konserdi. Konser boyunca Trans4mation yaylı dörtlüsü üyeleri The Spaces in Between albümünü notası notasına çalarken Surman yine yan yollarda dolaşıyor yeni patikalar keşfediyordu. Konserde yaylı sazların çalmış olduğu parçalardaki armonik düzen klasik dönem akor kurulumlarına ve cümle yapılarına göndermelerle bezeli olsada Surman bariton ve soprona saksofonlarda çaldığı sololarla bu klasik düzenin çok ötesinde geçiyordu.   

Surman konser boyunca çaldığı soloların yanısıra yaptığı kısa konuşmalarla da dinleyicileri sıklıkla şaşırtmayı başardı. Surman, Leylek Geldi isimli parçanın anasonu öncesinde İstanbul’a ilk kez henüz öğrenci iken 1964 yılında geldiğini ve o zamandan beri Türk kültürüne hayranlık duyduğunu dile getirdi. Surman 10 dakikalık uzun bir soloya başlamadan önce Duke Ellington Orkestra’sında 45 yıl boyunca çalışmış olan Harry Carney’e (1910-74) içten bir selam göndermeyi de unutmadı. “Harry Carney’nin bariton saksofonda yaptıklarından sonra aslında biz ne söylesek ne yapsak yetersiz kalıyor. O baritonun en önemli ve yenilikçi isimlerinden biriydi.” Bu konuşmasında alçak gönüllülüğü elden bırakmayan Surman içinde 40 yıl kadar önce eleştirmenler benzer yorumlarda bulunmuştu. Uluslararası kariyerinin başında olduğu 1960’lı yıllarda Japonya’da bile adından söz ettirmeyi başaran Surman Japon eleştirmenlerce o zamanlarda “yeni cazın en önemli baritoncusu” olarak nitelendirilmişti. Alman caz eleştirmeni Joachim E. Berendt milyonlarca baskı yapmış Caz Kitabı Ragtime’dan Fusion ve Sonrasına isimli çalışmasında ise Surman ile ilgili olarak aşağıdaki satırlara yer veriyordu: “Serbest üsluba eğilimli müzisyenler arasında 1960’lı yıllarda uluslararası planda tanınan sadece iki baritoncu vardı: Sun Ra Arkestra’nın üyesi Pat Patrick ve Avrupa’da İngiliz John Surman”



Surman her ne kadar İstanbul performasında baritondan çok sopranosu ile bizi sevindirmiş olsada konser boyunca onun müzikal vizyonu fazlasıyla tanıma olanağı bulduk. O gece çaldığı sololarla Ada Avrupası ve İskandinav halk müziklerine birkez daha selam gönderen Surman, müzikal anlamda ne derece engin bir hayal gücüne sahip olduğunu da birkez daha kanıtlıyordu.




1 yorum:

Mahmut dedi ki...

Akbank sms ile kredi mi arıyorsunuz? Tıklayın: akbank sms ile kredi

Yorum Gönder