Filmlerde Caz 24 Eylül - 17 Ekim // September 24 - October 17 PERA MÜZESİ

Bu yılki Akbank Caz Festivali'nde katılımcılar, paralel etkinliklerle beraber konserlerden çok daha fazlasını bulacak. "Filmlerde Caz" isimli film seçkisinde, usta yönetmen, oyuncu ve müzisyenlerin işbirliği ile yaratılmış, konuları caz etrafında şekillenen ve ondan beslenen birbirinden özel filmler Pera Müze’sinde festivalcileri bekliyor.



UNE FEMME EST UNE FEMME – KADIN KADINDIR (1961)

Ufak bir kabarede striptizci olarak çalışan Angela bir bebek sahibi olmaya karar verir fakat kocası Emile bu konuda hiç de istekli değildir. Angela isteğini gerçekleştirmek için diretir, bağırır, çağırır, yalvarır, kavga eder, küser fakat yine de sonuç alamaz. Durumu kabullendiğindeyse kendini, -bir şaka olarak başlayan bir takım inatlaşmalar sonucu- Emile'in en yakın arkadaşı ve kendisine aşık olan Alfred'i baba adayı olarak düşünmeye başlamış olarak bulur. Bu üçlü aşk hikayesinin bir komedi mi yoksa bir trajedi mi doğuracağıysa meçhuldur!
Yeni dalga akımının en önemli isimlerinden Jean-Luc Godard'ın kariyerinin ikinci filmi olan Une Femme Est Une Femme, aynı zamanda yönetmenin en eğlenceli filmlerinden biri olarak da biliniyor. 1940'ların MGM stili müzikallerine bir güzelleme niteliğindeki film, Godard'ın kariyerinin ilk renkli filmi olma özelliğini de taşıyor. Usta yönetmenin o dönem karısı olan ve birçok filminde de beraber çalıştığı Anna Karina ise Angela rolüyle kimileri için başlı başına filmi izleme sebebi olan bir performans ortaya koyuyor. Godard'ın ilk filmi olan A Bout De Souffle'da beraber çalıştığı Jean-Paul Belmondo da filmde yer almakla kalmayıp, A Bout De Souffle'a film içerisinde yaptığı göndermeyle Godard aşıklarını keyiflendiriyor. Bu göndermenin yanı sıra Alice in Wonderland'den Beauty and the Beast'e birçok filme atıfta bulunulurken o dönem Truffaut'nun çekmekte olduğu Jules et Jim de es geçilmiyor. Fantastik öğelerle kusursuz bir biçimde içiçe geçmiş olan nükteli fakat realist anlatım Michel Legrand'ın müzikleri de eklenince kusursuz bir biçimde tamamlanıyor. Daha önce ülkemizde de konser vermiş olan ünlü caz piyanisti, orkestra şefi ve besteci Legrand, şimdiye kadar yaptığı 200'ün üzerinde film ve dizi müziğiyle alanının ustalarından biri olarak anılıyor olmanın yanısıra senarist, yönetmen ve oyuncu olarak da sinema sektörünün içinde bulunmuş bir isim. En meşhur parçalarından biri olan Windmills Of Your Mind parçasının da içinde bulunduğu besteleriyle onlarca ödüle aday olmuş ve 3 Oscar kazanmış olan Michel Legrand, Une Femme Est Une Femme'da da yeteneğini, film için adeta senaryoya eşdeğer bir önem taşıyan besteleriyle gösteriyor. Müziğin uyumsuz ve ahenksiz patlamalarıysa filmin adeta anlatıcısı rolüne bürünerek bu Godard deneyimini eşsiz kılıyor.

Gösterim Tarihi:

Kadın Kadındır
07 Ekim Perşembe Saat: 17:00 / Pera Müzesi
17 Ekim Pazar Saat 16:00 / Pera Müzesi




ANATOMY OF A MURDER

            Robert Traver'ın aynı isimli romanından senaryolaştırılmış bir mahkeme draması olan 1959 tarihli Anatomy Of A Murder için  türünün en iyi örneklerinden biri diyebiliriz. İzleyenin ilgisini sürekli ayakta tutan bir akıcılık ve olay örgüsünün baştan sona, dozunda bir komediyle desteklenmesi konusunda uyarlamayı yapan Wendell Mayes'in katkısı büyük. Bu altyapıya müthiş bir star kadrosu , oyuncu yönetimindeki başarısıyla bu kadrodan en iyi şekilde yararlanmayı bilen  yönetmen Otto Preminger ve filmin müziklerini yapan Duke Ellington da eklenince ortaya çıkan muhteşem sonuç kaçınılmaz olmakla kalmayıp, etkisini günümüze kadar hiçbir şey kaybetmeden koruyor.
            Hitchcock'un başyapıtlarının baş aktörü James Stewart tarafından canlandırılan Paul Biegler, işleri bir süredir iyi gitmeyen, kasabalı bir avukattır. Öyle ki sekreteri Maida'nın (Eve Arden) maaşını bile ödeyememektedir. Günlerini balık tutarak ve ayyaş dostu McCarthy'le (Arthur O'Connel) içerek geçiren Biegler birden kendisini tecavüz ve cinayet içerikli bir davanın içerisinde bulur. Müvekkili teğmen Frederick Manion (Ben Gazzara) cinayeti işlediğini kabul etmektedir fakat anlattıklarının ne kadarının doğru ne kadarının yanlış olduğunu kestirmek imkansızdır. Öldürdüğü adamın karısı Laura'ya (Lee Remick) tecavüz ettiğini söylemiştir ancak yapılan testler sonucu kadının vücudunda buna dair bir kanıt bulunamamıştır.Yine de Biegler iyi hazırlandığı ve akıllıca davrandığı müddetçe bu davayı kazanabileceğinin ve bu şekilde kariyerini tekrar harekete geçirebileceğinin farkındadır. Karşısındaysa son derece güçlü bir savcı olan Claude Dancer bulunmaktadır, böylece dengeleri sürekli değişmekte olan uzun ve ateşli bir savaş başlar..
            Film, mütevazi fakat etkili bir sinematografi eşliğinde, yapıldığı dönemin sosyolojik bir portresini çiziyor, bunu yaparken hukuğun işleyiş şeklini derinlemesine bir analizle göz önüne seriyor ve  Amerikan hukuk sistemine gereken taşları atıyor. Filmdeki yargıcı oynayan Joseph N. Welch'in gerçekte de bir yargıç oluşuysa manidar.
            Otto Preminger'ın müziği filmdeki kullanım biçimiyse o dönem için büyük bir yenilik. Bestecileriyle daha senaryonun yazım aşamasında anlaşan ve onları filmin her aşamasında isteyen Preminger bu filmle, kariyerinde ilk defa bir filme müzik yapmış olan Duke Ellington'a kısa bir rol de veriyor. Preminger'in 1955 yapımı filmi “The Man With The Golden Arm”'da birlikte çalıştığı Elmer Bernstein her ne kadar “crime jazz” denilen alt tarzın yaratıcılarından sayılsa da, filmde müziği gerilimin yükseldiği anlarda duygu yaratmaktan başka bir şey için kullanmamıştı. Anatomy Of A Murder'daysa müziğin görüntülere duygusal anlamda bağlanması alışkanlığı artık aşılmıştı. Sinema için klasik tarzda müzik hazırlamak üzerine eğitim almış Bernstein ve benzerlerinin aksine Duke Ellington'ın doğaçlama bir tarzı vardı ve bu tarz Wendell Mayes'in senaryosuyla birleşince ortaya çıkan sonuç heyecan verici olmuştu.


Gösterim Tarihi

Bir Cinayetin Anatomisi (Anatomy Of A Murder)
6 Ekim Çarşamba Saat 19:00 / Pera Müzesi
17 Ekim Pazar Saat 18:00 / Pera Müzesi          

    

Aylin Ohri         





0 yorum:

Yorum Gönder